Bigudi post'una atılan bir yoruma cevap yazmaktı amacım ancak yazdıkça baktım ki çok uzadı, direk yeni bir post'ta bu konudan bahsetmek istedim.
"İçki pahali degil, normal mekanlarla ayni paraya aslinda, ama verilen icki kotu yani vodkasi falan rezalet hakkaten..Muziklere ne demeli eller havaya!? Bence lipstickler bu tarz yerlere gitmemeli, kendilerini cok pis ortamlarin icinde bulabilirler veya lipstick olmaktan cikabilirler..Tavsiyem straight mekanlara gidilmesi, straight mekanlarda rahat davranilabilir olmasi (ki rahat olunabiliyor gayette), mekana gidilirken muzige, eglenceye, ortama, kaliteye, icerdeki insanlarin kalitesine bakilip gidilmesine kadar verilmeli ve gaybar'larinda kendine sevgili bulamayan belli kisilerin kendi etraflarindaki insanlarla sevgili degistokus ederek, bu ve bunun gibi sebeplerden kavgalar ederek, vakit gecirip oyalanabilecegi bir yer olarak (bir nevi filtre gorevi gorerek) hayatlarina devam etmesi lazim..."
Yukarıda söz konusu yorumu görmektesiniz. (Not: Herkes okuduğu şeyle ilgili yorum yaparsa hem burdaki yazılarla ilgili ne düşündüğünüzü bilirim, hem de herkes düşüncesini paylaşmış olur, her yerde bu konulardan bahsedemiyoruz malesef. Not 2: Gerçek isminiz olmasa bile uyduruk bir isimle yazın anonim yazmak yerine, daha az kafa karıştırıcı olur bence zamanla yorumlar -umarım ki- arttığında)
Coming out'umu (terimler konusunda bir post geliyor en kısa zamanda) Amsterdam'da yaşamak gibi süper bir şansım oldu. Orada pek çok gay bar ve türevi ortama gittim, Türkiye'ye döndüğüm zaman da çok büyük eksiklik hissettim bu mekan konusunda. Onun öncesinde gay/gay friendly mekanlara hiç gitmemiştim İstanbul'da, sadece Love'a götürmüşlerdi bir kere gay arkadaşlarım. Gay barların sevgili bulma amacı olduğu tabii ki bir gerçek, ama tek neden bu değil. En azından kendi açımdan söylemek gerekirse ben kendimi lezbiyen olarak tanımlamaya başladıktan sonra özellikle o ilk dönemde straight arkadaşlarımla paylaşacak pek şey bulamamaya, benim gibi insanlarla tanışmak istemeye başlamıştım. Herkesin internetle pek içli dışlı olmadığı düşünülürse bence gay barlar bu konuda çok işe yarıyorlar. Ayrıca sevgilinizle öpüşürken straight mekanlarda ya da toplum içindeki gibi "acaba bakan var mı" diye sağınıza solunuza göz atmanıza gerek kalmıyor.
Yorumda straight mekanlarda rahat davranılabildiğini söylemiş sevgili İsimsiz, ben buna ne kadar katılmadığımı binlerce ünlem işareti bile koysam yeterince anlatamam. Tek başıma bir kız olarak bile istisnasız her dışarı çıkışımda yurdum abazalarının laf attığı ya da bir barda arkadaşlarımla otururken yanıma gelip yavşadığı düşünülürse -ki bunlar her kadının başına geliyordur eminim-, sevgilimle öpüşmeye başladığımda konusu olacağım iğrenç erkek fantazilerini düşünmek bile istemiyorum. Gay barlarda da yavşama ya da rahatsız etme durumları oluyordur eminim ama en azından kendinizi koruyabilme olasılığınız daha fazla.
Mekana giderken ortamına, kalitesine ve içerdeki kitleye göre gidebilmeyi tercih ederdim; ama o konuda kriterleri çok yüksek olan biriyim ve öyle yapsaydım gidecek her bulamazdım.
Rocinante, Backbahçe, Pincurs ve Bigudi arasından Bigudi'nin en kalitelisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Rocinante'ye sadece 2 kez gittim, çalışan bayan çok hoş ve ilgiliydi. Müzikleri hiç sevmedim, üzgünüm. En son gidişimde içeride ben ve sevgilim -ve çalışanlar- dışında herkes erkekti. Müzik konusuna dikkat etmeleri dışında mekanın kendisine yönelik bir eleştirim yok aslında, sadece içerdeki kitlenin bana göre olduğunu düşünmediğim için bir daha gitmedim. Bir de bunu birkaç kişiden daha duydum, nedense içeri giren herkese birden oturanların hepsi dönüp garip garip bakmaya başlıyor, çok ilginç.
Backbahçe'ye bir kez gittim, çok çok küçük ve zaten yeri Taksim'in gayet alakasız bir tarafında. İlginç bir tesadüf olarak tam gittiğim gece kavga çıktı, 10 dakika durup çıktım. Yorum yapamıyorum bu nedenle.
Pincurs'a da sadece birkaç kez gittim, çalışanları gayet güleryüzlü ve iyi insanlar. Yine müzik konusunda "olmamış" diyebiliyorum sadece. Hiç yemedim ama yemekleri güzelmiş duyduğuma göre. Fiyatları da diğer yerlere göre daha normal. Hoş bir yer ama yine takılan kitleyle pek alakam olmadığı için gittiğim bir yer değil.
Sanırım 2 kere falan Gate'e gittim, bildiğim kadarıyla orası gay değil ama gay friendly bir mekan. Dikkatimi en çok çeken şey içerideki son derece hetero ve abaza erkeklerin aç bakışlarla kızlara bakıp durmasıydı. Bence kapıdaki arkadaşlar içeri aldıklarına biraz daha dikkat etmeliler.
Bigudi'nin eski haline hiç gitmemiştim, bilemeyeceğim. Yeni halinin yukarıda saydığım mekanlar arasında en kalitelisi olduğunu düşünüyorum. Çalışanları süper, müzik favori tarzım olmasa da yukarıdakilere göre çok daha iyi, mekanın yeri ve içi de gayet başarılı. Cinsel yönelime göre mekan seçmek ne kadar doğru bilmiyorum ama bazen gerçekten hiç erkek görmek istemiyor canım, ve öyle hissettiğimde direk Bigudi'ye gidiyorum.
Peki ya siz nerelere gidiyor, nerelere gitmiyorsunuz?